Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Misafir


    OKYONUSDA OLAY!

    bucocukdeli
    bucocukdeli

    OKYONUSDA OLAY! 001511


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 567
    Yaş : 29
    YETKİ : MODERATÖR
    Kayıt tarihi : 14/09/08

    BASARI MODU
    DENGE:
    OKYONUSDA OLAY! Img_left100000/100000OKYONUSDA OLAY! Empty_bar_bleue  (100000/100000)
    SEVİYE:
    OKYONUSDA OLAY! Img_left100000/100000OKYONUSDA OLAY! Empty_bar_bleue  (100000/100000)
    AKTİFLİK:
    OKYONUSDA OLAY! Img_left100000/100000OKYONUSDA OLAY! Empty_bar_bleue  (100000/100000)

    ikon OKYONUSDA OLAY!

    Mesaj tarafından bucocukdeli Çarş. Eyl. 17, 2008 8:17 am

    Bir araştırma gezisi sırasında Atlas Okyanusu'nun ıssız bir yerinde, çığlıklar atan
    milyonlarca kuşun havada daireler çizerek uçtuğunu gördü.


    Kulakları sağır edecek denli yüksek sesle çığlıklar atan kuşların kimileri
    yoruldukça, kendilerini okyanusun dev dalgaları arasına atıyorlardı.

    Onlar bu son hareketleriyle yaşamlarına Son veriyorlar, kendilerini okyanusun
    dalgalarına bırakırken, çaresizlikten ölüme teslim oluyorlardı.

    Bu olaya yalnızca o değil, o bölgede ki balıkçılarda yıllardır tanık olmuşlardı.

    Kuş bilimcileri ise, yaptıkları araştırmalarda göçmen kuşların farklı yönlerden
    gelerek okyanusta bu noktada birleştiklerini keşfediyorlar, fakat onların,
    birbirleri peşi sıra kendilerini ölümün kucağına atmalarının nedenini bir türlü
    çözemiyorlardı.

    Gerçek, geçtiğimiz yüzyılın ortalarında anlaşıldı. Bu trajik olayın Yaşandığı yerde
    bir zamanlar bir ada vardı. Göçmen kuşların göç yolu üzerinde bulunan bu ada, bir
    deprem sonunda, okyanusa gömülmüştü.

    İnsanların yok olduğunun bile ayırdına varamadıkları ada, göç yollarının ortasında
    kuşlar için vazgeçilmez "dinlenme" durağıydı.

    Kuşlar binlerce yıllık kalıtımsal alışkanlıklarıyla adanın yerini bilmekteydiler ve
    yıpratıcı, uzun yolculuklarının ortasında, biraz dinlenebilmek ve toparlanabilmek
    için, yine binlerce yıllık kalıtımsal güdüleriyle, okyanusun ortasındaki adaya
    geliyorlardı ama...

    Olması gereken yerde adayı bulamayınca, yorgunluktan bitkin bedenlerini çığlık
    çığlığa okyanusun sularına bırakmak zorunda kalıyorlardı.

    Söz kendini toparlamaktan açılmışken soralım.

    Sizin hiç "kendinizi toparlayacağınız" bir adanız oldumu?

    Yaşamın uzun "göç yolları"nda acaba sizinde bir yudum taze soluk alabileceğiniz,
    yolunuzun kalan bölümüne dinç olarak devam etmenizi sağlayabileceğiniz bir adaya
    sahip olabildiniz mi?

    Birgün yerinde bulamadığınızda ise, ona illede ulaşmak ve sığınmak için başınız
    dönercesine, dengeniz bozulurcasına çırpınıp kanat çırptığınız bir ada
    yaratabildiniz mi yaşamınızda kendinize?

    Herşeyi sınırsızca paylaşabildiğiniz bir dost, yola birlikte Çıkacak denli güven
    duyduğunuz bir arkadaş, size her zaman huzur verecek bir eş,

    Ulaşmak için yıllardır uğraş verdiğiniz bir amaç edinebildiniz mi? Şöyle daha bir
    iyi bakın çevrenize...

    Size gelen, size sığınan...Sizin gittiğiniz, sizin sığındığınız...Sizin bulduğunuz
    dostlarınızı bir düşünüverin.

    Sonra da bir gerçeği görüverin gözlerinizle:

    Sizin durup , soluklandığınız ve kendinizi toparlayabildiğiniz kaç adanız var
    çevrenizde ...

    Durup, sığınmak ve kendilerini toparlayabilmek gereksinimi duyan kaç dostunuz için
    siz bir adasınız?

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 8:10 am